Türklerin fütüvveti, kendi millî ruhlarıyla yoğurarak şekillendirdikleri, özellikle Ahi Evran’ın mesleği olan “debbâğ” esnafının büyük bir ihtiram ve ihtimamla onu yerel ve millî bir çehreye büründürerek bir “Türk Ahiliği” vücuda getirdikleri anlaşılmaktadır. (…) Nitekim Ali Emîrî’nin “millî bir birlik” olarak ifade ettiği Ahiliğe dair Muallim Cevdet de “Ahilik ve Bektaşîlik, Türk dilini yaymayı Mevlevî tekkelerinden daha çok başarmışlardır. Bu sebeple Ahi ve Bektaşî Türkçülerini millî dilimizde ilâhiler, gazeller, türküler, besteler yaratmış şahsiyetler olarak kabul etmek gerekir.” demektedir.
Bu kitaptaki yazılar iki öbekte toplanmıştır. İlk öbektekiler bizim telif çalışmalarımızdır. 12 makalenin 10’unu muhtelif dergilerde veya bildiri kitaplarında yayımlanan makaleler oluşturmakta, iki makale ise ilk kez bu kitapla okur önüne çıkmaktadır.
“Ahilik Üzerine Türkiye’de Yapılan İlk Çalışmalar” başlığı altındaki yazılar ise Arap harfleriyle -günün moda tabiriyle Osmanlıca- çıkmış olan dergilerde yayımlanan Ahiliğe dair 15 adet makalenin günümüz alfabesine aktarımlarıdır. Hasan Fehmî, Ahmed Tevhîd, Halîl Edhem, Köprülüzâde Mehmed Fuad, Muallim Cevdet ve Şinasi İlhan’a ait bu makalelerdeki bilgilerin birçoğu bugün aşılmıştır. Fakat özellikle son zamanlarda iptizal derekesine düşürülen sözde bilimsel çalışmalara bakılınca, son derece kıt imkânlarla ve her şeyi el yordamıyla yapmak zorunda olan eskilerin yazdıklarını bir daha okumak ve karşılarında saygıyla eğilmekten başka yapılacak şey kalmıyor.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.